Fıkıh Kürsüsü

Dr. Şerafeddin KALAY

Fıkh, kelimesi, bir meseleyi iç yüzleriyle, nereden gelip, nereye gittiğiyle, incelik ve derinlikleriyle anlamanın, bu anlayışı ilim dağarcığına yerleştirmenin, meleke haline getirmenin ve onunla amel etmenin ifade edildiği bir kelimedir.

O normal bir anlayıştan farklıdır. Bunun için Allah Rasûlü; “Allah kimin için hayır murad ederse, onu fakih kılar,” (M. Aleyh) buyurur.

Bu derin anlayış, ilim-irfan-mevhibe-dirâyet-samîmiyet ve amel sahibi olan insanlara, özellikle İslâm hukukunda ciddî bir ilmî seviye kazanmış olanlara da “Fakih” denile gelmiştir.

Bu ümmetin 1400 yılı geçkin tarihi, bu inceliğe, anlayışa, edebe, ilim ve ihlasa, sabır ve dirâyete ulaşmış, manevî hazine yüklü binlerce insanla doludur. Bu gün ise Allah’a giden yolda, Rasûlüne ümmet olma iştiyakında, din-i mübîni anlama, anlatma ve yaşamada bizlere örnek olacak bir ilim-irfan ehlinin hasretini çeker hale geldik. İlim azaldı, cür’et çoğaldı, ifade kabiliyetleri köreldi, amel ve edeb ilimle yan yana gelmez oldu.

Bu kıtlığın aşılması, hasretin bitmesi yolunda adım atmak istiyoruz. Rabbimizden muvaffak kılmasını niyaz ediyoruz.